top of page
Yazarın fotoğrafıbigesanli_iletisim

Seçim seçenin mi? Seçim mimarlığı bir meslek mi?

Güncelleme tarihi: 13 Eki 2020

“Ben bir yetişkinim ve özgür irademle seçim yaparım” cümlesini artık dikkatli kullanıyorum çünkü -ne kadar teknoloji okur yazarıyım, gerçekten mantığımı kullanmak konusunda (sense-making) istekli ve veya yetkin miyim, farkındalığım yeterince yüksek mi- diye düşünüyorum. Özetle ben kendimi sürekli sorguluyorum ve sizleri de bu partiye davet ediyorum.


*The Institute for the Future (IFTF), geleceğin iş becerilerinin en başına “sense making” yetkinliğini koymuş. Özetle “mantığı kullanma” diye ifade edebileceğimiz bu tamlama, iletilen mesajın daha derin anlamını belirleme ve gerçek önemini algılama becerisi olarak çıkıyor karşımıza. Yanıt verebilme ve doğru cevabı bulabilme üzerine kurulu eğitim sistemlerinin aslında soru sorabilme ve sorgulayabilme üzerine kurgulanması gerektiğini belirtiyor bu yaklaşım. Çünkü geleceğin iş gücünde yeme, içme, dinlenme ihtiyacı bulunmayan, hata yapmayan yapay zekâ her durumda insandan daha etkin çalışacak, bize kalan ise eleştirel düşünerek ve mantık yürüterek geliştirdiğimiz duygusal zekâmız ile “yaratmak” olacak.


Seçim mimarları tam da bu noktada çıkıyorlar sahneye ve imara açık çok geniş bir alanda hedeflerine yönelik oyunlar tasarlıyor, insanların karar verecekleri ortamları organize ediyorlar.


-Peki nasıl yapıyorlar?

Etik bir tasarımcı ve seçim mimarı olan müdür öğrenci yemekhanesinde sağlıklı besinler olan meyveleri ve sebzeleri en başa veya en sona, göz hizasına koyduruyor, hamburger, kızartılmış ürünler ve tatlıları ise arka plana aldırıyor çünkü yemek diziliminin tüketim ile bağlantısını biliyor ve öğrencilerini sağlıklı gıdalara yönlendirmeyi istiyor. Kahraman müdür, öğrencilerin eğilimlerini tahmin ederek ve bu doğrultuda ufak değişimler yaparak gençlerin esenliğini destekliyor. Öğrenciler ise yasaklar ve engeller olmadan sağlıklı seçimlere doğru teşvik edilmiş, Richard Thaler ve Cass R. Sunstein ilk kez 2008'de ortaya koyduğu gibi "dürtme" (İng: "Nudge") kavramıyla olumlu yöne doğru hafifçe itilmiş oluyor.


Görüyoruz ki küçük ve önemsiz gibi görünen ayrıntılar insanların seçimlerinde ve davranışlarında önemli etkilere neden olabiliyor. Hatta kurumsal ve kamusal dürtüler toplumlarda dahi önemli davranış değişikliklerine yol açabiliyor. Enerji tasarrufu ve iklim değişikliğine hassasiyet gibi davranış değişimleri, organ bağışına, sosyal yardımlaşmaya katılım gibi teşvikler için “dürtme”lerden yardım alınabiliyor.


Ancak biliyoruz ki tüm seçim mimarları okul müdürü gibi kahraman değil. Rekabetçi düzende agresif ve çığırtkan pazarlama oyunlarına karşı durabilmek için gerekli olan kaskımız, dizliğimiz, siperliğimiz, kulak tıkacımız gibi güvenlik ekipmanlarımız var mı? Karar verme sürecimizi sağlıklı sorgulayabilecek farkındalığa, okur yazarlığa, “dur” diyebilme iradesine sahip miyiz?


Sadece okumayı biliyoruz diye her gazetede yazana rağbet ediyor olmak, sosyal medyada algoritmaların marifetiyle karşımıza çıkartılan reklamlara kapılıp, kredi kartımıza sarılmak sonra da seçebildiğimize inanmak en hafif tabiriyle naiflik olmuyor mu?


Tabii ki gazeteleri okuyacak, sosyal medyada var olacak, ürün paketlerini inceleyecek, bizi salt veri olarak gören markaların karşımıza planlı çıkarttığı bağlantılara rastlayacağız. Önemli olan, tüm dünyayı bize özel algoritmalardan ibaret zannetmemek, bir grup uygun gördü diye ön yargıları davranışlara dönüştürmemek, tüketimimizi ihtiyaç analiziyle planlayabilmek yani mantığımıza cüzdanımızdan çok daha sık başvurabilmek.


Diğer yandan sorumluluk paylaşılmalı, kurum ve hükümetler de üzerlerine düşeni yerine getirmeli.

· Markalar sürdürülebilirliği reklam malzemesi olarak görmekten vazgeçmeli ve stratejilerini, toplumsal değerlerle tanımlamayı seçmeli.

· CEO’lar, kurumsal iletişim ve insan kaynakları uzmanları unutmamalı ki Z kuşağı COVID döneminden sonra da sosyal marka arayışını sürdürecek ve çok yakında önemli kararlar büyük oranda Z kuşağının imzasını taşıyacak.

· Diğer yandan hükümetler ise özgürlükçü paternalizm politikalarını benimsemeli, yani yasak ya da kısıtlama getirmeden doğru ve etik olan seçimlere doğru toplumları yönlendirmeli, halkların refahını önceliklendirmeli.


Sonuçta pek çok kişi ve kurum mesleğinin ya da sektörünün ayrılmaz bir parçası olarak birer seçim mimarı, hepimizin işi ise tüm mimari projelerin detaylı analizi.


Kaynaklar & Referanslar

29 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page