top of page
Yazarın fotoğrafıbigesanli_iletisim

Hedonik Adaptasyon-bir kazanç mı yoksa kayıp mı ?

Güncelleme tarihi: 1 Tem 2020

Hedonik Adaptasyon teorisi, 1970’lerin başında bilim insanları tarafından yapılan araştırmalara göre insanlara ne olursa olsun, mutluluk seviyelerinin sonunda temel değerlerine / noktalarına geri döneceğini belirtir. Yani olaylar tazeyken, doğasına göre mutluluk veya üzüntüde bir artış olur, ancak zaman geçtikçe, olayın neden olduğu mutluluk veya üzüntü hissi dağılmaya başlar ve alışkanlık devreye girer.

Bu bulgu, olumsuz durumlar için bir avantaj kabul edilse de, olumlu haller için bir kayıp olarak görülebilir.


Ancak konuya dair ilerleyen süreçlerde gerçekleştirilen deneyler, ilk bulgulara önemli eklemeler yapılmasını sağladı. İnsanlar mutlu olaylara uyumları sonrasında, alışkanlıklarının getirdiği hallere dönseler bile, dönülen noktanın nötr değil olumlu olabileceği ortaya çıktı. Sonraki çalışmalarda ise duyguların dağılmasının ardından dönülen ayar noktasının kişiden kişiye farklılık gösterebileceği ortaya konuldu.


Peki o zaman “Uzun vadeli ortalama mutluluk seviyemiz değişebilir mi?” Martin Seligman’a göre çaba sarf ederek ve değiştirmeye karar vererek bu seviyeyi yükseltebiliriz.


Bireyin olayı tanımlaması, konuya dair yorumları ve durumu değerlendirme şekli, bakış açısı üzerinde değişim yaratabileceği gibi, ruh halini de etkileyebilir. Sonja Lyubomirsky’nin 1998’de gerçekleştirdiği araştırmada, mutlu bireylerin olayları, olumsuz yaşam şartlarına sahip olanlara göre, daha pozitif şekilde algıladığını ve yorumladığını ortaya koydu. Mutlu bireyler olumsuz olayları daha üretken şekilde değerlendirirken, mutsuz bireyler, olumsuz yönler üzerinde odaklanarak, iyi durumlarda dahi “yanlış” sonuçlara varma eğilimi gösterebiliyor.

Nasıl Daha Mutlu Olunur ?

Konuya dair yıllar içerisinde gerçekleştirilen ve birbirlerini tamamlayan araştırmalar, mutluluğun yaklaşık %40’nın eylemler, tutumlar ve düşünceler ile ilintili olduğunu ortaya çıkardı. Bu hiç azımsanabilecek bir oran değildi.


1970 doğumlu psikoloji ve liderlik alanında önemli kitaplar kaleme almış Harvard Üniversitesi öğretim görevlisi ve yazar Tal Ben-Shahar, mutluluk seviyemizi yükseltmek için önemli ipuçlarını ilk defa 2006 yılında sıraladı.


  • Kendinize izin verin ve üzüntü, endişe, korku gibi duygularınızı kabul edin ki, bu duyguları reddetmenin yaşatacağı hayal kırıklığından korunun.

  • Hayatı basitleştirin, her seferinde tek bir şeye odaklanın ve çoklu görevleri azaltın. (Çoklu görevleri eş zamanda gerçekleştirebilmenin (multitasking) önemini haykıranları duyar gibiyim, ancak yapılan araştırmalar insan beyinin aynı anda çok şeye odaklanması durumunda, her birinde en iyi performansını sergileyemeyeceğini ortaya koyuyor, ya da bu görevlerin kişi performansına göre fazla basit olabileceğinin altını çiziyor.)

  • Anlam ve zevk bulun. Zorunlu hissettiğiniz şeylerin yerine mümkün olduğunca ulaşmak istediğiniz hedeflere odaklanın. Hobilere en az haftada iki saat ayırın ve sevdikleriniz ile birlikte olun.

  • Olumluya odaklanın ve güzelliklerin varlığı için teşekkür edin. Hatta her gün varlığına şükrettiğiniz en az bir şeyi, defterinize yazın.

  • Önem verdiğiniz ilişkilerinize zaman ayırın, varlıkları ile zenginleştiğiniz dostlarınızla görüşün, çocuklarınızla uzun sohbetler yapın.

  • Tercihinize göre spor, meditasyon, yoga veya nefes alma egzersizleri yaparak zihin-beden bağlantınızı güçlendirin. Araştırmalar, egzersizin depresyon düzeyini azalttığını ortaya koyuyor. (Lyubomirsky ve Tucker, 1998)

  • Durumlara tepki verirken, ne düşündüğünüze dikkat edin, olayı farklı değerlendirebilmek için yapabilecekleriniz üzerine odaklanmaya çalışın.


Amerikalı bir konuşmacı ve "Byron Katie'nin Çalışması" ya da sadece "Çalışma" olarak bilinen kendini sorgulama yönteminin yaratıcısı yazar Byron Kathleen Mitchell, düşüncelerimizin hem mutluluğa hem de acıya neden olabileceğini açıklıyor.

Mutluluğu artırmak için, gerçekten ne yapmak istediğimizi belirlememizi, sevdiğimiz insanları ve aktiviteleri seçmemizi, düşüncelerimizi kontrol etmeye çalışmamızı ve olumsuz düşünceler üzerine odaklanmayı tercih etmememizi tavsiye ediyor.


Sonuç olarak

Adapte olma becerimizi zorluklar ile baş etme yetkinliğimize dönüştürebiliriz.


Güzel olaylara adapte olarak sıradanlaştırma alışkanlığımızı ise kontrol altında tutabilir, günlük ruh halimizi, düşüncelerimiz üzerinde çalışarak daha pozitif bir noktaya taşıyabiliriz.


Mutluluk sürekli bir hal olmayabilir ama algı, yaklaşım ve bunların sonucu olan davranışlarımız / eylelerimiz olumlama ile geliştirilebilir.


İyi düşüncelere odaklanan, olumsuzluklara ise çözüm arayan bireyler verimliliklerini yükselteceklerdir.


Çalışmalar, mutluluğu artırmaya yönelik müdahalelerin örgütsel ve sosyal düzeyde de hedeflenebileceğini göstermektedir, bu nedenle aktivist ve sosyal markaların değerleri günümüzde daha da yükselecektir.


Kaynak & Referanslar

30 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page